Buruşuk nineler

Haylaz çocuklarıyla başı hep dertte olan peri padişahlarına, yolculara gölgesi kadar dallarına takılan öyküleri de ikram eden ağaçlara, ateş çiğneyen öfke tüküren ejderhalara hâlâ inanılan, çok da eski olmayan bir zamanda; buralardan çok da uzak olmayan bir kentte, çok da genç olmayan iki kız kardeş yaşarmış. Eskiden belki güzellikleri dünyanın dönüşünü durdurur ya da akılları … Okumaya devam et Buruşuk nineler

İncili Salkım

Bir zamanlar, bir şehirde, bir konakta birbirinden güzel üç kızkardeş yaşarmış... Kızlardan en küçüğü akşamları, el etek çekildikten sonra, bahçedeki meyve ağaçlarının sırt sırta verip yüksek taş duvara yüklendiği kuytuya gidip, bir ağaca tırmanır, duvarın ardındaki sokağı ve ötesindeki dağları seyredermiş. Yine böyle bir akşam, her zamanki ağacına tırmanıp, gözünü dağlara dikmiş. Her akşam olduğu … Okumaya devam et İncili Salkım

Masalın masalı…

Babannemin masalları bir acayiptir. Hepsinin sonu mutlu bitmez mesela. “Evlenip sonsuza kadar mutlu yaşadılar” da olmaz; evlenirler ve masal asıl o zaman başlar… Kadınlar, “demir çarık giyer, demir asa taşır” ve illa ki uzun yollara düşerler; gerektiğinde erkek kılığına girerler; bir hamam işletirler, gelen gidenden hikaye toplamak için… Hatta hepsi genç güzel kızlar bile değildir. … Okumaya devam et Masalın masalı…

Fındıkla nefes alan kent

Giresin (Kerasus) kirazın anavatanı; fındığın hasının yetiştiği dik yamaçların memleketi; uzaklardan gelen mavi ladinin meskeni. Suyun şekillendirdiği, insanın bozduğu ve suyun yeniden şekillendirdiği kıyı kenti. Giresun, insanın ve doğanın tüm direnişine karşın üstünden hızla arabalar geçsin diye dağı sökülen, denizine dökülen herhangi bir yer. Yaylalardan acı ve parlak yeşil, kara-gri ve dalgalarla köpük köpük deniz … Okumaya devam et Fındıkla nefes alan kent

Evlerinin önü hazan

Birgi pek bilinmeyen, ancak Osmanlı-Türk sivil mimarisinin en eski, özgün evlerini barındıran bir kuytu kasaba. Turizm akımlarının dışında kaldığı için, sokaklarında gezinmek, evlerine konuk olmak insanı başka bir zaman boyutuna taşıyor. 500-600 yıllık, artık yıkılmaya yüz tutmuş evlerinde bile hala yaşandığı için de bir Açıkhava müzesi izlenimi bırakmıyor; biraz hüzünlü, yaşlı ama canlı… Bozdağ’ın eteklerinde, … Okumaya devam et Evlerinin önü hazan

100 yılın 100 filmi: Kaçını izlediniz?

Önemli uyarı ve itiraf: 1997’de yapmam istenen bu liste, fena halde özneldir. Aşağıdaki spottaki kadar iddialı olmasam da (ki o spotu muhtemelen ben yazmadım) listenin hâlâ arkasındayım. Bu 100 film içinde izlemediğim bir tek film var ve o da bu listeye nasıl girdi bilmiyorum… Dünyanın en genç sanatı sinema, hem “sanat”, hem “sanayi” hem de … Okumaya devam et 100 yılın 100 filmi: Kaçını izlediniz?

Kötülük giremez ama sen Bali’ye hoşgeldin

Endonezya’nın en tanınmış adası Bali, eşi bulunmaz Hindu tapınakları, kumsalları, sörfçüleri kendine bağlayan dalgaları, yaramaz maymunları ve her daim sıcak iklimi ve insanlarıyla tam bir turist cenneti... Her evin kendine has bir kokusu vardır. Mutfağında pişen yemek, banyosundaki sabun, içinde yaşayan insanlar, kitaplar, mobilyalar, pencerelerinin hemen dışındaki mahalle biricik bir koku verir her eve. Kent … Okumaya devam et Kötülük giremez ama sen Bali’ye hoşgeldin

Yeni Esad’la yeni Suriye

Dikkat: Bu yazı Eylül 2002 tarihlidir. Suriye son iki yılda kararlı bir reform sürecine girdi. Genç Devlet Başkanı ve genç kadrosuyla tedbirli ve sağlam adımlarla değişim yolunu inşa ediyor. Sırtını batısındaki ılık Akdeniz kokularını geçirmeyen dağlara dayamış, yüzünü doğusundaki sert, fırtınalı çöle dönmüş kentin üzerinde dönen uçaktan gecenin içine, şehrin ışıklarına bakarken asılnda görülen tek … Okumaya devam et Yeni Esad’la yeni Suriye